Karagöz Sisfos'tur
Sisifos mitolojide tanrılar tarafından lanetlenip cezalandırılan ilk insanoğludur. Aynı zamanda da ölümlülerin en bilgesidir.
Tanrılar Sisifos'u bir kayayı durmamacasına dağın tepesine yuvarlayıp çıkarmaya mahkûm etmiştir; Sisifos kayayı tepeye kadar getirince, kaya kendi ağırlığıyla yeniden aşağı yuvarlanacaktır. Kayanın ardından bakan Sisifos aşağı inip tekrar kayayı çıkarmaya çalışacak ve bu her seferinde aynı olacaktır.
Tanrılar, beyhude bir çabadan daha korkunç bir ceza olmadığını düşünmüşlerdir.
Tanrılar sonsuz bir işkence cezası olarak imkansız bir iş vererek ona kötülük yapmak istemişlerdir.
Albert Camus, insan anlamsızlığına ve tüm baskılara karşı yaşamı yenmek zorundadır diyerek Sisifos'u umudunu yaşatarak, tanrıların cezasını akıl ve bilinç gücüyle yenen insan kahraman olarak niteler.
Çünkü Sisifos bir yandan geri yuvarlanan kayanın ardından bakıp, onu yeniden dağın tepesine getirmek için aşağı inmeye hazırlanırken, diğer yandan en tepesine kadar çıktığı dağın ardını umut etmeyi sürdürür. Ve bu umudunda inat eder, umudunu gerçekleştirmek için direnmekten vazgeçmez.
İnsanlık tarihinde Sisifoslar eksik değildir. Paris komünarları "göğü fethetmeye çıkarken" aslında birer Sisifostur.
Rosa ve arkadaşları, Spartaküs Romaya yenildiği halde kendilerine Spartakist derken aslında birer Sisifostur.
Che Gerçekçi ol, imkansızı iste derken bir Sisifostur.
Üç Fidan hiçbir şahsi çıkar gözetmeden, halkın bağımsızlığı ve mutluluğu için ölürken ve Mahir kaybedeceğimiz hiçbir şey yoktur ama kazanacağımız koca bir dünya vardır derken birer Sisifostur....
Ama hepsi bilirler ki, an gelir Sisifosun kayası dağı aşar, imkansız gibi görünen herşey gerçekleşir. Barış gelir, dünya herkesin eşit ve özgür yaşayabileceği başka bir dünya olur.
O yüzden Sisifos'un umudunu koruyarak laneti kırdığı gibi, bizim de umudumuzu korumamız gerekir. Tıpkı Karagöz ve Şarlo gibi...
Karagöz ve Şarlo,
Gericilik ve faşizm dört bir taraftan bizi kuşatsa da umutsuzluğa kapılmak yerine Sisifos'un inadı ile direnmek zorunda olduğumuzu hatırlatırlar;
Barış bize Sisifosu lanetleyen tanrıların ona verdikleri ceza gibi imkansız olarak sunulsa da umudu yaşatarak ve gerçekleştirmek için çabalayarak onu mümkün kılabileceğimizi hatırlatırlar.
Karagöz ve Şarlo da birer Sisifostur. Çünkü;
İkisi de
İkisi de
İkisi de
İkisi de
İkisi de
İkisi de
İkisi de
İkisi de
İkisi de
İkisi de
İkisi de
'toprakta karınca, suda balık, havada kuştur', Nazım'dan. hakikattir, hayal perdesinden.
küçük büyük adamlardır ervah-ı ezelden.
koparmıştır ipini, feleğin ellerinden.
gönül işçisidir, ekmeğini taştan çıkaran.
bitmeyen bir Cumartesidir, güneşli günlerden.
has tembellerdir, aylaklık mektebinden.
özgür ruhludur, gelecek filan takmayan.
çomaktır düzenin tekerine, eyvallahları yoktur otoriteye. gerçekçidir, imkânsızı isteyen.
hayalgücüdür, gerçeğin çölünden.
İkisi de kaybedecek şeyi olmayan, patlak bir ayakkabı, eski bir
ceketten.
İkisi de umuttur, sol memenin altındaki cevahirden.
İkisi de karaşındır, gözü kara iki sürmeli.
İkisi de uzanamadığı ciğere demez mundar. Çıkar alır o yerden.
İkisi de çalar göle maya, tutar mı ola demeden.
İkisi de şarabi eşkiyadır, Robin Hood, Dadaloğlu, Bedrettin meşrebinden.
İkisi de Karagözdür Şarlo iken; Şarlodur Karagöz iken*.
Hepimiz de Sisifosuz, kayaları dağlardan aşıran, umutsuzluk yok diyen..
*Aydan Çelik, Neden Karagöz ile Şarlo.
Önder Özdemir Festival Koordinatörü